KÖPEK VE KEDİLERDE YAŞAM VE BESLENME
Kedi ve köpekte maksimum yaşam süresinin 25-30 yıl olduğu düşünülmektedir. Ortalama 13-14 yıl yaşamaktadırlar.
KALİTELİ MAMA + Yeterli miktarda tüketim = Optimal beslenme
KÖPEKLERDE SİNDİRİM SİSTEMİ
KEDİLERDE SİNDİRİM SİSTEMİ
BAĞIRSAKLARI UZUNLUĞU VE SİNDİRİM SÜRESİ
Köpek | Kedi | İnsan | |
İnce Bağırsak uzunluğu (metre) | 3.9 | 1.7 | 7.0 |
Kalın Bağırsak uzunluğu (metre) | 0.6 | 0.4 | 1.8 |
Toplam Uzunluk (metre) | 4.5 | 2.1 | 8.8 |
Vücut Uzunluğu (metre) | 0.75 | 0.5 | 1.75 |
Toplam Uzunluk / Vücut Uzunluğu (metre) | 4-5 | 3-4 | 5-6 |
uzunluğu | |||
Sindirim sisteminde Ortalama kalış Süresi (saat) | 22.6 ± 2.2 | 13 | 45.6 ± 11.1 |
AĞIZDA SİNDİRİM
Köpekler gıdalarını süratle tüketir. Yalnız kemik gibi sert partiküllerin çiğnenmesi zaman alır.
Tükürük ağızdaki 4 çift tükürük bezi tarafından salgılanır, bunların lokalizasyonu köpek ve kedide aynıdır.
Salya miktarı orta boy bir köpekte günde 100-150 ml kadardır.
Ağızda tükürük her zaman bulunmakla birlikte, gıdaların görülmesi ve koklanmasıyla miktarında artışlar olur. Konuyu ilk defa Pavlov zil denemeleriyle kanıtlayarak 1904 yılında Nobel ödülünü almıştır.
KÖPEKLERDE TÜKÜRÜK BEZLERİ
Tükürük salgısı gıdaların ağıza alınması ve çiğnenmesi sırasında devam eder. Tükürüğün % 99’u su, kalan % 1’i ise mukus, inorganik tuzlar ve enzimdir. Mukus bir kayganlaştırıcı olarak etkilidir ve özellikle kuru gıdaların yutulmasını kolaylaştırır.
Köpek ve kedilerin tükürüklerinde, nişasta üzerine etkili olan a - amilaz bulunmaz.
- Nişastanın sindirimi, pankreatik a-amilaz aktivitesi ile gerçekleşmektedir.
KÖPEK
KEDİ
KÖPEK VE KEDİLERDE DİŞ SAYILARI
insisive (kesici) | canine (Köpek) | premolar (küçük azı) | molar (azı) | Toplam | |
Köpek | 12 | 4 | 16 | 10 | 42 |
Kedi | 12 | 4 | 10 | 4 | 30 |
MİDEDE SİNDİRİM
Mideye gelen besinler, mide sularıyla karışır ve midenin kontraksiyonlarıyla da mekaniki olarak parçalanır.
Tükürük salgısını arttıran tüm uyaranlar mide salgılarını da arttırır.
Mide sekresyonu protein sindirimi, Ca, Fe ve B12 vitamininin bağırsaklardan emilimi ile sindirim sistemindeki normal bakteriyal floranın sürekliliğini sağlar.
Pepsin optimum aktivitesini pH 2’de, HCI salgılanmasıyla gösterir. Bu proteolitik aktivite, sindirilmiş besin maddelerinin mideyi terk etmesiyle kısmen durur.
KUSMA
Kusma spesifik bir refleks olup, beyindeki kusma merkezinin kontrolü altında gerçekleşir ve mide içeriği kardiak spinkterin açılmasıyla normal yutma işlevinin aksine özefagusa verilir. Bu fizyolojik aksiyon muhtemelen bir savunma mekanizmasıdır ve sindirilen toksik gıda materyalinin süratle çıkartılmasını sağlar. Ayrıca hayvanlarda zaman zaman görülen gereksiz tüketim alışkanlığının giderilmesi bakımından da kusma faydalıdır.
KALIN BAĞIRSAKLAR
Sindirim sisteminin bu bölümünde meydana gelen yıkılma daha çok mikroorganizmalar ve onların salgıladıkları enzimler tarafından gerçekleştirilir. Bu da fermentatif olmakta çok putrefaktiftir.
Mikroorganizmalar tarafından proteinler önce aminoasitlere sonra da aminlere yıkılır. Böylece meydana gelen indol, skatol, putresin, kateverinve histidin dışkıya tipik renk ve kokusunu verir.
Kalın bağırsaklardan önce su emilir.
ANÜS
Anüs sindirim sisteminin sonunu oluşturur ve kontrolü irade dahilinde olan iki spinkter kasla çevrilidir.
Bu nedenle de kediler fakat özellikle köpekler dışkılama bakımından iyi eğitilebilirler.
Eğitim ile geliştirilebilen kontrollü dışkılama, ishal gibi bazı sindim sistemi hastalıklarında, korku sonucunda ve geriatrik dönemde azalmakta, zaman zaman da tamamen kaybolmaktadır.
BESLENME
Belirli bir fiziksel form içersinde hayvanların gereksinme duydukları besin maddelerinin yeterli, dengeli, sürekli ve sağlıklı olarak verilmesidir. Bunun;
a) Besin maddeleri gereksinmeleri;
- Hayvana bağlı olanlar (Yaş, Cins, Irk, CA, Gebelik, Laktasyon, Büyüme, Hastalık, Aktivite)
- Çevresel etkenler (Isı, Nem, Mamanın formu, Su düzeyi, Tuz)
Hayvanları yukarıda belirtilen tüm özellikleri dikkate alınarak besin maddeleri ihtiyaçlarının belirlenmesi oldukça zor, uzun zaman isteyen çalışmaları gerektirir.
b) Mamaların besin maddeleri profili olmak üzere iki temel ayağı vardır.
BESİN MADDELERİ
KARBONHİDRATLAR
YAĞLAR
PROTEİNLER
VİTAMİNLER
MİNERAL MADDELER
SU
ENERJİ GEREKSİNİMLERİ
Kedi ve köpekler enerji gereksinimlerini karşıladıkları zaman, yeme işlemine son verirler
Enerji gereksiniminin yeterli ölçüde karşılanıp karşılanmadığını anlamak: Hayvanın belirli aralıklarla tartılıp, normal ağırlıkta kalmasını sağlayacak şekilde yiyeceğini azaltıp çoğaltmaktır.
ENERJİ GEREKSİNİMİ
YAŞ
CANLI AĞIRLIK
GEBELİK
SÜT VERME DURUMU
CİNSİYET
AKTİVİTE DURUMU
Küçük ırklar (2.7 kg’a kadar): günlük 300 kalori
Orta ırklar (11-12 kg’a kadar): günlük 800 kalori
İri ırklar (35 kg’a kadar): günlük 1600 kalori
Dev ırklar (> 35 kg): günlük 2800-3000 kalori
SU İHTİYACI
Yetişkin bir hayvanın vücudunun % 60’ı sudur, yavrularda bu oran daha da yüksektir. Bununla birlikte vücut her tarafı delik bir torba gibi idrar, dışkı, solunum ve terleme ile sürekli olarak su kaybeder ve bu kaybedilen suyun vücuda tekrar alınması şarttır. Bu nedenledir ki hayvanlar susuz 3-4 günden fazla yaşayamazlar. Çünkü canlı, vücudundaki suyun 1/10’unu kaybettiği zaman yaşayamamaktadır.
Kedi ve köpeklerin su tüketimleri ml/gün olarak hesaplanmaktadır.
Kuru madde tüketimlerine göre2-3 katı su içerler.
Vücut ağırlığına göre:
Köpekler 50-60 ml/kg vücut ağırlığı/gün
Enerji tüketimlerine göre
200 kcal/gün enerji tüketimi= 200 ml su
Kediler her kg vücut ağırlığı için köpeklerden daha az su içerler. (Çöl hayvanı)
Kedilerin idrarı köpeklerden çok daha yoğundur.
(Kedilerde 1045 köpeklerde 1015).
Bu nedenle kedilerin su tüketimi köpeklerden daha düşüktür.
İdrar taşları oluşma riski vardır.
KARBONHİDRATLAR
Öncelikle ve yoğun olarak bitkilerde bulunmakla birlikte sınırlı düzeylerde hayvansal dokularda da mevcut olan temel bir organik besin maddeleridir.
Kedi ve köpekte kan glikoz düzeyi 80-120 mg/100 ml dir.
Bütün hayvanların glikoza gereksinmeleri vardır. Köpek ve kedilerin beslenmesinde karbonhidratların kaynağı da önem taşımaktadır.
DİSAKKARİTLER
Pişirilmiş Nişasta hızlıca sindirilebilmektedir. Disakkaritlerden olan sakkaroz ve laktoz ise daha az tolere edilebilir. Bu hayvanların bağırsaklarında sakkaroz için sakkaraz (beta-fruktofronidaz) ve laktoz için laktaz (beta-galaktosidaz) enzimleri bulunmaktadır.
Bu enzim aktiviteleri köpek ve kedi yavrularında en yüksek düzeydeyken yaş ilerledikçe aktivitenin azaldığı ve özellikle ergin kedilerde laktoz intoleransının meydana geldiği görülmektedir.
LAKTOZ TOLERANSI
Sütteki başlıca karbonhidrat laktoz olup, kedi sütünde KM’nin % 20-25’ini oluşturur ve inek sütündeki değerden düşüktür.
Yavruların yaşamının ilk 5 haftasında laktoza iyi bir uyum vardır ve bunu laktaz sağlar.
Süt emmenin sonuna doğru laktaz salgılanması % 75- 90 düzeyinde azalır ve 12. haftada ergin hayvanlardaki düzeye gelir bu seviye yeni doğan bir yavrudakinden 10-30 kez daha azdır.
Bireysel farklılıklarda dikkate alınarak kabaca tolerans düzeyi emmekte olanlar için 1-2 g laktoz/kg CA dır.
NİŞASTA SİNDİRİMİ
Köpeklerdeki amilaz aktivitesi kedilerden üç kat daha fazladır. Köpeklerde diyette yüksek düzeylerde nişastaya yer verilmesi durumunda amilaz aktivitesi altı kat artarken, kedilerde iki kat ile sınırlı kalır. Bu özellik nedeniyle yeni bir diyete adaptasyon için köpeklerde iki hafta yeterli olurken, kedilerde aylar gerekir.
Kediler ishal olmaksızın günde 4-5 g nişasta/ kg canlı ağırlığa tolerans gösterir.
Köpekler bunun 2.5 kat fazlası iyi pişmiş nişastayı rahatlıkla tolere edebilirler.
Prebiyotikler FOS, MOS ve İnulin
Köpek ve kedinin sindirim sistemi enzimleri tarafından hidrolize edilemeden kalın barsağa ulaşan Orta zincirli şekerlerden olan fruktooligosakkaritler (FOS), ve mannanoligosakkaritler (MOS) ile bir fruktan olan inulin sindirim sistemi enzimleri tarafından idrolize edilemeden kalın bağırsağa ulaşır. Burada Laktobasillus ve Bifidobacterium soyu mikroorganizmalar tarafından fermente edilir. Fermentasyondan sağladıkları enerjiyle çoğalan bu mikroorganizmalar probiyotik etki göstermek suretiyle Salmonella, Clostridium perfiringes ve E.coli gibi patojen bakterilerin üreme ve kolonizasyonunu durdururlar.
Bunun sonucunda Salmonella, Clostridium perfiringes, E. coli’nin nişasta, rafinozu ve azotlu maddeleri hızla parçalamak suretiyle sindirim sisteminde gaz ve toksik amin oluşturmaları önlenmektedir.
Hayvanların gaz çıkartmasını azaltması bakımından FOS, MOS ve İnulin önemlidir.
Bu durum petlerin bir arkadaş olarak kabul edilebilirliğini, evde bakılmalarını da kolaylaştırmaktadır.
Ayrıca bu probiyotik etki sonucunda kolesterol seviyesinin azaldığı ve immun yanıtın yükseldiği de görülmektedir.
FOS
Muz
Arpa
Sarımsak
Mısır
Domates
Soğan
Hindiba
FOS’un diyetlerde % 1 düzeyinde bulunması, gerek sağlıklı ve gerekse diyareli köpeklerin beslenmesinde iyi sonuçlar vermektedir.
LİPİDLER
Yağlar değişik yiyecek formlarında ve farklı düzeylerde verildiklerinde, ortalama sindirimleri köpeklerde % 92 ( % 80-99) ve kedilerde % 76 dır.
Yağ asitlerinde bu dönüşümün gerçekleştirilmesi bakımından köpek ve kedi arasında fark bulunmaktadır. Kediler, aslanlarda olduğu gibi linoleik asiti diğer yağ asitlerine çeviremezler.
Bu özellikleri nedeniyle kedilerin diyetlerinde yeterli düzeyde arakidonik asit bulunmasına özen gösterilmelidir.
YAĞ ASİTLERİ
Memelilerde 4 önemli doymamış yağ asidi serisi bulunmaktadır, Bunlar;
1- Palmitoleik serisi (n veya omega 7)
2- Oleik serisi (n veya omega 9)
3-Linoleik serisi ( n veya omega 6) ve
4-linolenik serisi (n veya omega 3) yağ asitleridir.
ω-6-linoleik ---------Arahidonik asit’e
ω-3-linolenik--------EPA (eikosanopentaenoik asit)’e çevrilir. Elongasyon ve desaturasyon yoluyla
ARAŞİDONİK ASİT
Köpekler LA (linoleik asidi), AA (araşidonik aside) çevirebilir. Kedilerde ise araşidonik asit sentezlenmesi sınırlıdır.
Bu nedenle de kedi diyetlerinde yeterli miktarda araşidonik asit bulunmasına özen gösterilmelidir.
Aksi takdirde esansiyel yağ asitleri yetersizliğine ilişkin belirtiler ortaya çıkar. Bu noksanlık belirtileri kısmen köpeklerde de meydana gelir.
KEDİLERDE GÖRÜLEN ESANSİYEL YAĞ ASİTLERİ EKSİKLİĞNE BAĞLI BELİRTİLER
- yetersiz büyüme,
- deride pullanma,
- deride hiperkeratosis,
- kıllarda dökülme,
- kan pıhtılaşma süresinde gecikme,
- ağız ve deri lezyonları,
- karaciğerde yağlanma,
- yara iyileşme süresinin uzaması,
- testis, böbrek ve adrenallerde dejenerasyon,
- trombositopeni,
- yavruların yaşama şanslarının az olması
PROTEİNLER VE AMİNOASİTLER
Proteinler, kompleks organik yapıda hayvan vücudunun ve yemlerin temel maddelerinden biridir. Karaciğer, kas ve böbrek dokusu kuru maddesinde % 70-80, baklagil tanelerinde % 20- 40, buğdaygil tanelerinde % 8-12 ve taze sebze ile meyvelerde % 0.5- 2 protein bulunmaktadır. Genel olarak proteinlerin sindirimi köpeklerde ortalama olarak %87 ve kedilerde ortalama %82’dir.
TAURİN
Taurin bir amino sülfonik asit olup, 25 amino asidin yer aldığı listede bulunmaktadır. Bununla birlikte taurin proteinlerin peptid zincirlerinin bir parçası da değildir.
Fonksiyonları:
Safra tuzlarının oluşumu Normal retinal, kardiyak, nörolojik, reprodüktif, immun ve pıhtılaşma ile ilgili fonksiyonlar Normal fötus gelişimi Antioksidan, ozmolit ve nöromodülatör Hayvansal dokular özellikle kas, iç organ, beyin yüksek düzeylerde taurin içermekte fakat bitkilerde ise bulunmamaktadır.
İdrar ve dışkıyla olduğu gibi atılır. Bu nedenle taurin günlük sindirim işlemleri sırasında kayba uğramaktadır. Yetişkin kedilerin gereksinmesi yavrulardan daha fazladır. Özellikle sütle atıldığı için laktasyondaki kediler taurin yetersizliğine karşı daha duyarlıdırlar.
TAURİN Kediler için özellikle 2 nedenle önemlidir;
1. kedilerde karaciğerde metiyonin ve sisteini taurine dönüştüren enzim (sistein dioksijenaz ve sistein sülfinik asit dekarboksilaz) yetersizdir. Bir diğer ifadeyle kediler sisteinden yeterli miktarda taurin sentezleyebilecek enzim sistemine sahip değildir.
2. Safra tuzlarının oluşumunda diğer hayvanlar taurin yerine glisini kullanabilmektedirler. Oysa kediler glisini bu amaçla kullanamamaktadırlar ve bu amaçla taurini kullanmak zorundadırlar.
TAURİN EKSİKLİĞİ
Taurin yetersizliğinde gözlerde dönüşümsüz retinal bozukluklar.
Gebelik ve emzirme dönemlerinde taurin yetersizliğinde reprodüktif aktivitede gerileme (fötal rezorbsiyondan dolayı)
Zayıf ve yaşama gücü düşük yavru doğumu
Hayatta kalan yavrularda büyümenin geriliği
Dilate kardiyomyopati
Bağışıklığın baskılanması (immun süpresyon)
Taurin bakımından yetersiz diyetlerle beslenen anne kedilerin sütlerindeki taurin düzeyi normalin % 10'u kadardır.
ARJİNİN
Kediler için arjininin de özel bir durumu bulunmaktadır. Arjinin yetersizliğinde azot fazlası üre siklusuna girmeyerek kanda amonyak yoğunluğu süratle yükselmektedir (hyperamonia).
Öncelikle salivasyon, kusma, ataksi ve hiperesthesia (doku veduyu organlarında aşırı duyarlılık) görülür. Ciddi olgularda birkaç saat içersinde ölüm şekillenmektedir.
Su yetersizliği dahi kedilerin sağlığını bu derece kısa sürede olumsuz etkilememektedir.
Arjinin yetersizliğinde ortaya çıkan bu hayati tehlike kediler için oksijensiz kalıp boğulmaktan sonra ikinci sırayı alır.
Kedi ve Köpek Beslemede Temel Ayrıcalıklar
Kediler genotipik olarak daha homojen bir yapı gösterir. Kedilerde kromozom sayısı 36-38 kadardır ve günümüze kadar önemli bir evrim geçirmemiştir. Köpeklerde ise kromozom sayısı 38-78 arasında geniş bir dağılım gösterir ve evrim geçirmişlerdir.
Sindirim sisteminin vücut uzunluğuna oranı, köpeklerde 4-5/1 dir,-kedilerin 30, köpeklerin ise 42 dişi vardır,
Kedilerde küçük ve az gelişmiş bir sekum vardır,
Köpeklerde karbonhidrat sindirimi, pankreatik amilaz aktivitesinin yüksek olması nedeniyle kedilerden fazladır,
Kedilerin diyetlerinde protein miktarı daha fazla olmak zorundadır. Bu nedenle köpeklerin diyetlerinde % 18-20 olan protein düzeyi, kedilerin diyetlerinde % 26-30’dur
Kediler linoleik asidi doymuş forma geçiremez.
Kediler aspirini metabolize edemez ve morfine toleransı yoktur.
Asparagin ve arjinin yetersizliğine kediler daha duyarlıdır.
Kedilerin idrar yoğunluğu köpeklerden fazladır.
Kediler için kükürtlü bir amino asit olan taurin ekzojendir ve taurin hayvansal kökenli yem maddelerinde yaygındır.
Kediler pro vitamin A’dan aktif A vitamini sentezleyemez, bu nedenle Aktif A vitamini gereksinmesini hayvansal kökenli yemler tüketerek alır.
Yağ asitlerinden arakidonik asit kediler için esansiyeldir ve bu yağ asidi hayvansal kökenli yemlerde bulunur.
Köpeklerin D vitamini gereksinimi kedilerden fazladır. Kedi yavruları anne sütüyle aldıkları D vitaminini depolamak suretiyle uzun süre gereksinimlerini karşılarlar.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi kediler obligat karnivordur ve diyetlerinde hayvansal yiyecek ham maddeleri payının daha yüksek olması zorunluluğu vardır. Genel bir ifade olarak kediler için hazırlanan yemlerin köpeklere verilmesinde bir sakınca bulunmaz. Köpekler için hazırlanan yemler ise kedilerin bazı esansiyel besin maddeleri gereksinmelerini karşılamada yetersiz kalır. Bu nedenle de uzun sürede kedilere yedirilmeleri uygun değildir. Köpeklerin sindirim sisteminin anatomi ve fizyolojisi daha çok omnivor özellikleri yansıtmaktadır.
MAMA TEMEL İÇERİKLERİ
- Et ve balıklar,
- Süt, süt mamulleri ve yumurta,
- Tane yemler ve sebzeler,
- Katı ve sıvı yağlar,
- Diğerleri.
KEDİ VE KÖPEK MAMALARININ SINIFLANDIRILMASI
** Irk Büyüklüğüne göre Kedi ve Köpek Mamaları
1) Mini (Küçük) boyutlu ırklar için
2) Orta (Medium) boyutlu ırklar için
3) Büyük (Large) boyutlu ırklar için
4) Çok Büyük (XLarge) boyutlu ırklar için
** Kısırlaştırılma durumuna göre Kedi ve Köpek Mamaları
1) Steril (Sterilized)
2) Normal
** Yaşına göre Kedi ve Köpek Mamaları
1) Puppy (Yavrular) için
2) Adult (Yetişkinler) için
** Üretim formuna göre Kedi ve Köpek Mamaları
1) Yaş Mamalar (Wet)
2) Yarı Yaş Mamalar (Semimost)
3) Kuru Mamalar (Dry)
** Amacına göre Kedi ve Köpek Mamaları
1) Komple (Genel) Mamalar
2) Tamamlayıcı Mamalar
3) Özel amaçlı Mamalar (Prescription (Reçete))
** Et içeriğine göre Kedi ve Köpek Mamaları
1) Balık etli
2) Kuzu etli
3) Sığır etli
4) Domuz etli
5) Geyik etli
6) Tavşan etli
7) Tavuk etli
8) Hindi etli
9) Ciğer etli
10) Ördek etli
Konserve yem verilirken kuru mama için hesap edilenin 3 katı kadar verilmesi gerekir.
Sürekli önlerinde bulunabilir (Ad libitum-Doyduğu kadar beslemek)
Öğünler halinde verilebilir.
Ad Libitium beslemede kedi ve köpeklerin önünde tüketeceğinden fazla yem bulunur. Böylece hayvan istediği kadar çok
yiyebilir. Başlıca avantajı hızlı ve kolaydır. Her zaman hayvanın önünde taze yem bulunmasına dikkat edilmelidir. Emzirme döneminde
tercih edilen bir yöntemdir.
Eğer yem her zaman önlerinde bulunursa
kediler bir günde 12-20 öğün yerler.
Kediler günde 1’den fazla öğün beslenmelidir. Yemin tipine ve çevre koşullarına göre miktarı değişmektedir.
Temiz su her zaman önlerinde bulunmalıdır.
MAMA DEĞİŞİKLİĞİ
Sağlıklı kedi ve köpeklerin çoğu için mama değişikliğinin etkileri çok önemli değildir.
Ancak ani mama değişiklikleri içerik farklılığından dolayı kusma ishal, gaz vs semptomlara yol açabilir. En az 3 günde (İdeal 7 günlük
geçiş süresi)
Önceki yemin miktarı azaltılırken yeni yemin miktarı artırılır. Hemen hemen bütün petler 7 günlük geçişi kolaylıkla tolere edebilirler.
Kedi ve Köpekler için uygun olmayan yiyecekler
* Şeker ve çikolata
Bazı köpek ve kediler şeker ve çikolatayı severek yerler. Gereksiz yere fazla enerji almaları ve iştahlarının kesilmesine neden olur.Bunun
yanı sıra aşırı kilo alma ve dişlerinde çürüklere neden olur. Çikolatanın kapsamış olduğu theobromin kedi ve köpekler için toksiktir.
* Soğan ve Sarımsak
Her ikisinin de iç ve dış parazitlere karşı ne koruyucu ne de tedavi edici bir etkisi yoktur. Soğan ve sarmısağın iştah açıcı bir etkisi
saptanamamıştır. Hayvanların nefeslerini kokuttuğu için rahatsız edici olmaktadır. Çok miktarlarda soğan tüketilmesi sonucu, anemi,
ateş, idrarın koyulaşması, dermatitis ve ölüm görülebilmektedir.
* Üzüm
Kapsadığı polifenolik maddeler nedeni ile ishal, kusma, konvülüzyon, karaciğer ve böbrek bozukluklarına neden olur. Ancak bütün
köpekler üzüm tükettiklerinde böbrek bozuklukları şekillenmeyebilir.
* Mantar
İshal, kusma, konvülüzyon, koma ve ölüme neden olabilecek kimyasal yapılar içerir.
* Elmanın sapı ve yaprakları
* Yabani vişne
* Badem
* Meşe
* Sarmaşık ve Asma
OT YEME
Köpek ve kedilerin ot yemelerinin nedeni belirlenememiştir.
Genelde ot yenilmesinden sonra kusarlar. Kedilerin çoğu çimden hoşlanırlar. Sindirim sistemini rahatlatıcı
etkisinin yanı sıra, kedi için ekstra vitamin sağladığı düşünülmektedir. Ayrıca kedi çimi kedinin kusmasını ve bu
sayede midesinde biriken tüy topaklarından kurtulmasını, sindirim sistemini temizlenmesini sağlamaktadır.
YAVRULARIN BESLENMESİ
Diğer türlerin sütleri de aynı kompozisyona sahiptir ancak miktarları farklıdır.
Bunun bir nedeni her türün kendi büyüme oranıyla ilgili olabilir. Ne kadar büyüme oranı hızlı ise bu büyümeyi sağlamak için sütte
besin maddesi o kadar yoğun olacaktır. Köpek sütü enerji, protein, vitamin mineral bakımından inek sütünden daha yoğundur.
KOLOSTRUM VE SÜT
Doğumdan sonraki birkaç günde gelen süte kolostrum denir. Doğumdan sonra ilk 24 saat -1 hafta arasında sütün kompozisyonu
normal süte dönmeye başlar. Kolostrum immunglobulinlerin, enerji ve seçili besin maddelerinin kaynağıdır ve laksatif etkisi vardır.
Yavrular plasentadan IgG’nin ancak %5-10’unu alabilmektedir. Dolayısıyla kolostrumu almaları önemlidir. Kolostrum normal sütün iki
katı kadar protein içerir bunun kaynağı da Ig’ lerdir. Kolostrum IgG normal süt ise IgA bakımından zengindir. Daha fazla KM içerdiği için
daha yapışkan ve viskoz yapısı var. Bu da zayıf yavruların emmesini zorlaştırır.
Diğer türlerin sütleri de aynı kompozisyona sahiptir ancak miktarları farklıdır.
Bunun bir nedeni her türün kendi büyüme oranıyla ilgili olabilir. Ne kadar büyüme oranı hızlı ise bu büyümeyi sağlamak için sütte
besin maddesi o kadar yoğun olacaktır.
Köpek sütü enerji, protein, vitamin mineral bakımından inek sütünden daha yoğundur.
3-4. haftada yavrular süt dişleri çıktığında mamaya alıştırılır.
Sulu mamalar birebir sulandırılarak katı mamalar da 3 katı ılık su ile sulandırılarak verilir.
Bu mamalar en az % 25-30 protein 4.0 kcal/g ME içermelidir.6-7. Haftada tamamen sütten kesilebilir.
5. Haftada yeterli miktarda katı yemi tüketmelidir.
Bu haftadan sonra annenin sütü giderek azalmaktadır.
3. Haftadan itibaren anneden kısa süreli olarak ayrılmaya başlanabilir.
Su ihtiyacı: Normal yavru günde 130-220 ml /kg CA su ihtiyacı vardır.
Enerji ihtiyacı: Genellikle sıcak ortamda uyuduğu için enerjinin büyük kısmını büyüme için harcar ve dinlenme zamanındaki enerji
ihtiyacına yakındır.
70 kcal/CA 0.75 İlk 4 hafta içerisinde 0rtalama 240 kcal/kgCA dir.
İlk hafta 287 kcal/kg CA 4. Haftanın sonunda 190 kcal/kg CA.
İshali önlemek için aşırı beslemeden kaçınmak lazım.
Yavrular sağlıklı büyüme ve hayatta kalmaları için beslenme açısında ilk 12 ayda 3 kritik dönemi geçirirler.
1-Emme dönemi
2-Sütten kesme
3-Sütten kesildikten sonra 2 ay-12 ay
Ölümlerin 2/3’ü % 10-30 oranında sütten kesmeden önce ilk hafta içinde olmaktadır.
Fötal yaşamdan emme dönemine geçişin başarısında 3 faktör rol oynar.
1-Annenin gebelik ve laktasyon başlangıcındaki beslenmesi
2-Annenin davranışı ve fiziksel sağlığı
3-Hayvan sahibinin tecrübesi
Yeterli anne bakımına sahip olmayan yavrular öksüz olarak düşünülür. Bunların hayatta kalmaları için
Isı,
nem,
beslenme,
bağışıklık,
temizlik,
güvenlik ve Ağırlık artışı
Yavrular 10-12 günlük yaşta doğum ağırlıklarının 2 katına ulaşır.
Normal doğum ağırlıkları
Oyuncak ırklar: 100 g
Orta büyüklükteki ırklar: 200-300 g
İri ırklar 400-500 GR
Dev ırklar 600 GR ÜSTÜ
Yaşamın ilk 12 haftası 3 döneme ayrılır;
1) Yeni doğan (neonatal) dönem: doğumdan gözünü açtığı 13. güne kadar uyuma ve emme zamanın % 80’i uyuma. Annenin memesini kolaylıkla bulur. Emdikten sonra uyur. (Ancak derin ve sessiz bir uyku
değildir) İstem dışı kas kontraksiyonları, düzensiz solunum vardır. 7 güne kadar müdahaleye gerek yoktur. Ancak sessizce uyuyorsa hasta olma ihtimali vardır. 7 günden sonra gözlemlenmelidir.
2) Geçiş dönemi gözünü açtıktan sonra 3 hafta: Acıkınca veya yavrulardan uzaklaşınca ağlamazlar. Ancak sıcak ve tok olsalar bile tanımadıkları bir çevrede ağlarlar. Kuyruk sallar kavga eder.Üçüncü haftada ilk dişler çıkar.
3) Sosyalleşme dönemi 3 haftadan sütten kesmeye kadar: Sosyal bağlar ve hiyerarşi gelişmeye başlar. Yaklaşık 12 haftanın sonunda sosyalleşme için kritik dönemdir. Bu dönem içerisinde insan ve diğer köpeklerle
karşılaşması gerekir. Bu dönemin sonunda kaplardan su içebilirler, katı mamaları yiyebilirler.
Gebe ve Laktasyondaki Kedi ve Köpeklerin Beslenmesi
Burada anne için önemli olan yavrularının sayı, büyüklükleri ve yaşlarıdır. Yavrular 6-7 hafta süt emerler.
Yavruların enerji ihtiyaçları 3-4. haftalarda pik yapar. Anne 4-5’den fazla yavru emziriyorsa diyetinde % 28 - 30 protein ve % 20-25
yağ olmalıdır. Vitamin ve mineral gereksinmeleri karşılanmalı fakat öncelikle Ca/P oranına dikkat edilmelidir. Annelerin
gereksinmesi ilk hafta 1.5 kat, 2. hafta 2 kat, 3. hafta 2-3 kat artırılarak sürdürülür. Emziren annelerin diyetleri 427 cal/100 g
olmalıdır. Aksi takdirde canlı ağırlık kaybı kaçınılmazdır. Örneğin 4 ve daha fazla yavru emziren dişilerin diyetleri 310 cal/ 100 g
olduğunda ağırlık kaybı kesinlikle olmaktadır. Diyetteki enerjinin artırılması laktasyonun sağlıklı devamını sağlar.
Sindirim kapasitesinin laktasyon döneminde artacağı bilinmelidir.
Bu dönemde İhtiyaç duyulan yemin miktarı bir öğünde hayvanın yiyebileceği miktarı aşacacağından verilecek miktar üç veya dört
öğüne bölünmelidir.
Yüksek enerjili diyetler hazırlanırken dikkatli olmak gerekir. Gebelik döneminde yalnız yağ ve diyet enerjisinin artırılması yavrularda
zayıf doğum ağırlığı ve ölüm şeklinde sonuçlara neden olur. Yağ artırılırken proteinde artırılmalıdır. Örneğin; protein % 17 ise yağ %
7.5 , protein % 25 ise yağ % 20 ve protein % 29olduğunda yağ % 30’la dengelenmelidir. Bu uygulama protein yetersizliğini
önler. Kuru madde temelinde optimal diyet proteinin % 25 – 50’dir. Ticari diyetlere bu gibi durumlarda ihtiyacı karşılamak üzere %
2-4 hayvansal protein (karaciğer) katılmaktadır. Yağ düzeyindeki artış diyet lezzetini de artırır.
Özellikle gebeliğin son 3-4 haftası ve laktasyon boyunca ihtiyaçlarını karşılayacak diyetler verilmeli
Sindirilebilirliği en az % 80
Protein en az % 25
Yağ en az % 17
Enerji 3500 kcal /kg
Lif (selüloz): % 5’den az
Ca % 1-1.8 P % 0.8-1.6
Bazı ipuçları
* İyi kaliteli mamadan başka ilave takviye yapılmamalı (Et, süt, Ca, P, veya vitaminler)
* İlk 5 hafta normal yaşama payı beslemeye devam edilir.
* 5 - 6 haftadan sonra yem miktarı gebelik süresine göre % 15-25 daha fazla enerji sağlayacak şekilde giderek artırılmalı (Ad
libitum veya günde 2 kez)
Laktasyon döneminde:
* Günde en az 3 kez veya ad libitum beslenmeli
* Laktasyonun 1, 2 ve 3. haftalarında sırasıyla yaşama payının 1.5, 2 ve 3 katı yem verilmeli
Annesiz yavrular için süt ikame örneği
250 ml süt
Bir tutam tuz
3 adet yumurta sarısı
1 yemek kaşığı mısır yağı
¼ çay kaşığı vitamin
KAYNAK: Prof.Dr. Pınar Saçaklı - psacakli@ankara.edu.tr
(Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi - Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı)